hergünün kaderinde yazılı o uğursuz saatlerde bindiği monolog marka bir araba
ah bay Dondante biriktirilir mi bu kadar yalnızlık
harcayıver gitsin karşına çıkan ilk panayırda
meyhanelerde harca köhne tenhalarda
derken kapı açılıyor ve bay Dondante dahil oluyor sahneye
mutsuz bir evlilik sahnesine
erkeğin anladığı samimiyet
kadının anladığı aidiyet bir evlilik sahnesine
ağır geliyor havası bir soluklanıp söze başlıyor :
hey sözde sevenler !
ne de güzel gider ikisi birlikte samimiyet ve aidiyet
nedir kendinize kapandığınız taç yapraklarınız
ki hayat zor ve aldatıcı
düşmeyin hele bir aslanın yediği yavrusunu seyreden ceylanın durumuna
dar buralar bana, iyi gelmez böyle havalar narin ciğerlerime..
erkek sorar:
peki o değil midir samimiyet ki bütün bir varoluşu büyüleyen
hesabsız sevmelerin egemenliğinde olmaz mı ilkbahar manzaraları
kendiliğindenliğimizin o narin çiçeğinde?
kadın atılır :
ama neyin garantisi var bu dünyada
yarı yolunda bahsettiğin cennetin yitip gitmek de var
geride gönül kırıklarından bir deniz
avuçlarımız kan..
bay Dondante bu esnada çoktan sahneyi terk eylemiş bulunmaktadır
bu anının hangi diyarlardan gelip de hatırını sorduğunu anlamaya çalışmaktadır
yüzlerce yıllık bir grinin içinde yürümektedir
adımları enerjik elleri ceplerinin içinde üşümekte
bütün bu olup biten ya şaka olmalı ya da kötü bir rüya, aklımın tutulup kalması ip atlayan bir çocukta, ayakkabılarımı bağlamayı bir türlü hatırlayamayaşım, her alış verişden dönüşte evi unutmalarım, hem bilen var mı askerde geçirdiğim koskoca bir yıl boyunca neler olup bittiğini, ben bilmiyorum, anlama yetimin istemimle bu denli sarmaş dolaş oluşu, hakkımda anlatılan birşeyi ilk duyuşumda olayda sözkonusu olan kişinin ben olduğunu bir türlü kavrayamayaşım, büyük bir ayıp ve yenilgi sayışım bir başkasının benden sıkılmasını, neden, bu kadar aciz bir iletişim, iletişsiz ve ufku dar bir iletişim bizim yaşadığımız, neden insan hayatı bunca yazılmış çizilmiş bestelenmiş filme alınmış acılar yaşanmış çok bir birikimle bile halen değersiz ?
aylardan güzel bir ankara sonbaharı ama eskilerinden
çift zihninin arkaplanında karşılıklı menfaate dayanan bir barışma sahnesi yaşamakta
bir çiçekçinin önünde anımsamakta bir takım güzel hatıralarını bay Dondante
güller manolyalar sümbüller hanımeli hanımeli hanımeli
peki söyleyin bana masum mudur bay Dondante ..
Masum mu bilmem, ama suçsuzdur Dondante:)
masumdur. ama çift zihnindeki med-cezire yenik düşmesi olasılığından yanılsamadan muaf olduğunu söyleyemeyiz.
daha çok üzecekler -hayatı ellerinde tutumaya çalılırken onu buhar edip uçuruanlar-…
yalnızlığı harcasın da bay dondante, alıcı bulamazsa nolur o zaman hali..yazık değil mi ona..yalnızlığına.
hem masum değil dondante asla.
masum değiliz hiç birimiz diyesim geliyor içimden..ki çok eskidendi çok eskiden..
Ben güveniyorum dondante’me.
masum olsa ne-neyi değiştirir mete
form açıp böyle bir değerlendirmeye gitmeye ne dersiniz.
Dondante masum mu…
Dondante yanlızlığını tüketsin mi…
Dondante sabah gözlerini açtığında yanında kimi görmek ister…
Dondante sabah gözlerini açmak ister mi…
herkes kadar..
kim kimi tüketebilirse..
onu yalnızlıktan kurtaracak sıcak bir nefes belkide
neden olmasın hayat;mucize