‘çabalama’ Kategorisi için Arşiv

eeet yazdıklarımız dünyayı değiştirmiyor.

eeeeeet yazdıklarımız bizleri, yani birbirmizi de pek etkilemiyor aslında, bittabi bir takım duygulanımlar veyahut düşünce parçacıkları uyarıyor olması kuvvetle muhtemel, bu yazdıklarımız işte uzun lafın kısası, somut karşısında pek bir biçare yakarışlar olmaktan ibaret sadece, gibi gelmiyor mu sizlere de… şimdi tamam sizler de biliyorsunuz bunu, biliyorum pek tabi, iyi de hiç bilmediğiniz bişeyler söylesem size bir farkı olur mu? herkes kendi bilme deneyimine katabildiğini bilmiyor mu sadece zaten. geriye iletişimin güdük fısıltıları kalmıyor mu? eeet yine aynı teması zorlamaktayım, farkındayım. dilin olanakları kısıtlı arkadaşlar. söylenen bilmem kaç bin sözcüğün yerini yaklaşık 3 saniyelik bir göz sürtüşmesi daha da bir doldurabiliyor, yani bildiğiniz klişe gözden ırak gönülden ırak. beynin ilgili loblarının hiyerarşisi sadece söz konusu olan ……………

eet benim uzaklarım sizin uzaklarınızı dööeer. ağzını burnunu kırar hem de çok pis.

bence, daha dürüst biçimde yalnızlıklarımızı kabullenemeden birbirimizlerlerle doğru dürüst bir diyalog kuramııcaz. yok hayır bunu çoğunuz kabullenmek istemiyor, yani eeet hepiniz biliyorsunuz ancak ilkokulda öööretilen türkiyenin yüzölçümü bilmem kaç kilometre karedir bilgisi tutumundasınız, demek istiyorum, daha ciddiye almalısınız ki yalnızlığınızı, eğer söz konusu ise bunu aşabilmek, aşasınız. abiniz olaraktan diyorum yane, ahahahaha…

kiminiz diicektir şu bu, kiminiz ise hade len şu bu, bildiğimi biliyorsunuz bunu, ortak bir bilgiye yol almaktan bahsediyorum oysa, anlatabildimse ve anlamaya niyetiniz varsa şimdi bunu da biliyorsunuz, ancak öncesinde rastlamadım hiçbirinizde bu takım bir endişe veyahut girişime, herkes olabildiğince kendi deneyimine dönük…

hayat bir yolunu bulup da dışlayacak bizleri eğer çaba göstermez isek katılmaya ve katmaya. bunu da abiniz gibilerinden dedim, muahahahah.

çelişki ciddi miktarda enerji ihtiva eder, dönüştürebilmek için ise daha da büyük bir enerjiye gereksinim vardır. bireyselin ötesinde… zira çelişkileri yaratan toplumdur, çözümü de dolayısıyla kişisel girişimlerin ötesinde yatar, uyur uyur uyur, uyandıracak irade ile karşılaşıncaya değin…

atomize olma sürecimiz tek tek herbirimizle ilgili ve fakat ve daha da fazlasıyla biraraya gelmeyişimizle ilgili. sözcükler sakat, onları biz bulmadık ama kolayımıza geldiği için ortak bir dil olarak kullanıyoruz. bir işe yarıyorlar mı peki, mesela benimle gerçekliğinde arkadaş olmayıp ta sadece burada bilenlerinize soruyorum, tanıyor musunuz beni? bende sizleri tanımıyorum. bu biçimde tanıyabileceğimi de sanmıyorum. paylaşmak değil bu, bu sadece bir aktarım…

uzun yazıların okunma oranının çok düşük olduğunu biliyorum, en azından benim uzun yazılarımın. işte aynı mevzuya tam göbekten isabet zaten bu da, sözcüklerin iletişimsizliğine, herşey daha görsel, öyle değil mi, ne kadar minimal o kadar köfte, ahahaha, yok bunu abiniz olarak söylemedim, muahahahah…

halen okumakta ısrar edenlere diyorum ki; mesela ağustos mesela kaş?